Bir Öğlen Hayali: Edirne Tava Ciğeri


Ciğer yemem, diyeni dize getirecek kuvvettedir Edirne tava ciğeri. Biliyorum, ciğer ağızda cılk cılk oynaşan kımıl kımıl çirkin bir organ normalde, ancak tava ciğeri boyutuna geçmemiş olanlar için geçerli bu. Peki ciğerle ilgili tüm düşünceleri değiştirmek için Edirne'ye gitmek şart mıdır? Evet canım, Edirneli olduğum için söylemiyorum, özür dilerim ama öyle.

Biraz abarttığımı düşünebilirsin, ama bu ciğerin ardında gerçekten çok emek var. Ciğeri alınacak danalar özel otlaklarda besleniyor, bir yaşına gelince de kesiyorlar. (Çok acı ama öyle.) Alınan ciğerlerin tüm damarları ve sinirleri temizleniyor, kanı kalmayıncaya kadar yıkanıyor ve zar gibi incecik kesiliyor. Edirne'de sadece kaliteli hayvan yok, burada üretilen bitkisel yağ ve un da çok önemli. Yazın Trakya'ya yolun düşerse o sonsuz ayçiçeği tarlalarını gördüğünde işin sırrını çözebilirsin. Ah, canım çekirdekler! Neyse Edirne'deki ciğercilere tüm malzemeler günlük olarak geliyor. En kötü ciğercide bile bayat et ya da kötü kokulu yağ göremezsin. (Büyük mü konuştum acaba?)

Ciğerlerimiz neredeyse ateşin üzerinde, incecik bir tavada pişiyorlar. Biz genelde "bunlar daha olmamıştır," diyerek ciğerleri dakikalarca yağda tutuyoruz ama bu adamlar ciğeri sadece iki dakika yağda bırakıyorlar. Böylece herkesin ciğeri, sipariş aldıktan sonra gözlerinin önünde yapılmış oluyor; ne bir un topaklanması oluyor ne de ısırma zorluğu. Yanına soğan salatası ve gene Edirne'deki bahçelerde üretilen kurutulmuş ve kızartılmış kırmızı biberi de ekledik mi menü tamamlanıyor. Ben çiğ soğan ve acı yiyemediğim için bu kombinasyonu hiçbir zaman deneyemeyeceğim tabii. Yumuk bir dilim beyaz ekmek ve yanında çıtır kıtır bu ciğerler benim şu an öğlen rüyamı süslüyor.

İki hafta önce Niyazi Usta'daydık, şimdi şu halimize bak!

Hiç yorum yok:

Bana Yaz

Ad

E-posta *

Mesaj *